06.12.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Tebligat Yönetmeliği gereğince, Baro levhasına yazılı avukatlar da tebligatın elektronik olarak yapılması zorunlu olan tüzel ve gerçek kişiler arasında yer aldı.
Söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden itibaren elektronik tebligatın ne zaman yapılmış sayılacağı tartışma konusu oldu. Yönetmeliğin 9. maddesinin 6. fıkrasında yer alan “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmü hukukçular tarafından farklı yorumlandı.
Bazı hukukçular kişinin elektronik tebligat alanına düşen tebligatın okunması ile yasal sürenin başladığını iddia ederken bazı hukukçular ise tebligat alanına düşen tebligatın okunmasının yönetmeliğin 9. maddesinin 6. fıkrasındaki süre bakımından önemsiz olduğu ve her halde elektronik tebligat adresine ulaşma tarihini izleyen beşinci günün sonunda tebligatın yapılmış sayılacağı yönünde görüş bildirdi.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2019/3962 Esas, 2019/16152 Karar ve 18.09.2019 Tarihli karar ile 06.03.2019 tarihinde vekilin tebligat adresine konulan elektronik tebligatın aynı gün açılması sonucu temyiz süresi olan 8 günlük sürenin başladığı ve bu suretle temyizin süresinde yapılmadığı kabul edildi.
25.09.2018 tarihinde Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2018/4120 Esas ve 2018/6993 Karar sayılı karar ile yönetmeliğin 9. maddesinin 6. fıkrasına atıf yapılarak tebligatın açılma veya görülme tarihinin öneminin olmadığına ve yasal sürelere 5 gün ekleneceğine ilişkin karar verilmişti.
Yönetmelikteki düzenlemenin lafzının çok açık olmasına ve tebligatın açılmasının/okunmasının sürelere herhangi bir etkisinin olduğunun belirtilmemesine karşın Yargıtay Hukuk Dairelerinin farklı kararları sonucu kişileri önemli hak kayıplarına uğratabilecek, avukatların ise hukuki sorumluluklarına yol açabilecek hukuki tartışma derinleşmiş oldu.
Hukuk alanında neredeyse her işlemde tabi olunan ve ciddi sonuçlar bağlanan süreler hususunda keyfi ve farklı uygulamaların olmaması için Yargıtay tarafından bir an önce içtihadı birleştirme kararı verilmesi gerektiğine ve her ne kadar bu görüşe katılmasam ve bu hususta tartışma dahi olmaması gerektiğini düşünsem de bağlayıcı bir karar verilene kadar avukatlar tarafından adreslerine gelen e-tebligatları açma/okuma tarihlerinin yasal sürenin başlangıcı addedilmesinde fayda olduğuna dair görüşümü belirtmiştim.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2019/7836 Esas, 2019/21446 Karar ve 03.12.2019 Tarihli karar ıile 2019/3962 Esas, 2019/16152 Karar ve 18.09.2019 Tarihli kararında maddi hata olduğunu belirterek bu kararını ortadan kaldırdı. 18.09.2019 tarihli kararın verilmesinden sonra belirtmiş olduğum gibi yüksek mahkeme tarafından yapılan son derece yanlış kararın ortadan kaldırılması faydalı olmakla birlikte verilen ilk karardaki hukuki meselenin tarihlere ilişkin olmadığını ve maddi hata yapılmadığını düşünüyorum.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından mevzuatın yanlış yorumlanması ile tebligat alanına düşen tebligatın okunması/açılması ile sürenin başlayacağı yorumu yapılmış olmasına rağmen verilen 03.12.2019 tarihli kararda temyiz talebinin süre yönünden reddine ilişkin kararın maddi hatadan kaynaklandığı belirtildi. Bu husus, aynı zamanda dosya hakkında karar vererek dosyadan el çeken yüksek yargı organının aynı uyuşmazlıkla ilgili önceki kararını ortadan kaldırarak başka yönde bir karar verip veremeyeceği tartışmalarını da beraberinde getirdi.